CEZA HUKUKU NEDİR

Ceza hukuku, devletin ceza verme yetkisinin sınırlarını düzenleyen, suç ve yaptırımları tanımlayan temel bir kamu hukuku dalıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) bu alanın temel kaynaklarıdır.

Ceza Hukuku, suç ve ceza kavramlarını inceleyen kamu hukuku dalıdır. Ceza Hukuku, genel ve özel ceza hukuku olmak üzere iki ana kategoriye ayrılabilir.

Genel Ceza Hukuku, suçun maddi ve manevi unsurlarıyla tanımını yapar. Ayrıca, ceza hukukun temel ilkelerini, suçları ortadan kaldıran nedenleri, suçların cezasını azaltan ya da ortadan kaldıran sebepleri inceleyen bir alandır. Bu alan, tüm suçlar için geçerli olan genel ilke ve teorileri kapsamaktadır. Ceza hukukunun temel ilkeleri, suçların tanımlanmasından cezaların uygulanmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.

Özel Ceza Hukuku ise, bir ülkenin kanunlarına göre suç sayılan eylemleri tanımlar ve bu suçlara ilişkin sınırları belirler. Ayrıca, her suç tipi için öngörülen cezaları içerir. Özel ceza hukuku, suçların türlerine göre birbirlerinden farklılaşan özellikleri ele alır ve her suç için ayrı bir ceza düzenlemesi getirir.

Öztürk Altınok Hukuk Danışmanlık, Karabük ve çevre illerde, dinamik ve alanında uzman kadrosuyla ceza hukuku alanında karşılaştığınız her türlü uyuşmazlık için hizmet vermekte ve hakkınızda açılan davalarda vekillik yahut müdafilik hizmeti sunmaktadır. Büromuz, ceza davalarında başarılı ve güvenilir sonuçlar elde etmek için, alanında deneyimli avukat kadrosuyla çalışmaktadır. Ayrıca, müvekkillerine düzenli olarak hukuki bilgi akışı sağlayan ve danışmanlık hizmeti veren bir yaklaşımla, her aşamada yanınızda olmaya devam etmektedir. Büromuzda görev yapan avukatlar, müvekkillerini mahkemede temsil etmekte, davalı ya da davacı olarak gerekli tüm yasal işlemleri en etkili şekilde yürütmektedir.

Ceza Hukukunun Temel İlkeleri Nelerdir?

Ceza Hukuku, belirli temel ilkelere dayanır. Bu ilkeler, hem suçluya yönelik cezaların belirlenmesinde hem de suçların tanımlanmasında dikkate alınması gereken kılavuzlardır. Ceza Hukuku’nun temel ilkeleri şunlardır:

Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi: Bir eylemin suç sayılabilmesi için, o suçun mevcut yasal düzenlemelerde açık bir şekilde tanımlanmış olması esastır. Bu ilke, hukuk sisteminin temel taşlarından biri olarak, bireylerin keyfi olarak cezalandırılmasını engellemektedir. Suç ve ceza, yasalarla belirlenmiş konteks içinde varlık kazanıyor; dolayısıyla, bir kişinin yapmış olduğu bir eylem, kanunda yer almadığı sürece suç olarak değerlendirilemeyecektir. Bu durum, bireylerin hukuk önünde eşitliği ve adaleti sağlaması yönünde büyük bir güvence teşkil eder. Özetle, kanunsuz suç ve ceza olmaz.

Suçta ve Cezada Kusur İlkesi: Cezalandırılma, yalnızca bir kişinin suç işlediği kanıtlandığında geçerlidir. Bu ilke, failin suç işleme kastı veya taksiri (ihmali) bulunmadığı sürece ceza verilmeyeceğini öngörmektedir. Failin sorumluluğu, işlenmiş olan suç ile orantılı bir şekilde değerlendirildiğinden, eylemdeki kusurun düzeyi, cezanın belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda, bireylerin eylemlerinin sonuçlarını öngörebilme yetenekleri, hukuk sisteminin bu ilkeye dayanarak adilliğini artırmaktadır.

Suç ve Cezanın Şahsiliği İlkesi: Ceza, yalnızca suçu işleyen kişiye veya kişilere uygulanabilir. Bu ilke, hukukun temel prensiplerinden biri olarak, suçun sonuçlarından yalnızca suçlu bireyin sorumlu tutulmasını ifade eder. Bu durum, aynı suçun farklı şahıslara uygulanacak olan cezasının aynı şekilde değerlendirilmmesi gerektiğini vurgular; dolayısıyla, hukukun adil bir biçimde işlemesini sağlar. Cezanın şahsi olma ilkesi, bireylerin hukukun üstünlüğünü ve adaletin sağlanmasını güvence altına alır.

Belirlilik İlkesi: Suçlar ve cezalar, önceden belirlenmiş ve açık bir biçimde tanımlanmış olmalıdır. Bu ilke, yasal düzenlemelerin belirsizlik içermemesi gerektiğini ifade eder. Bireyler, işledikleri eylemler hakkında kesin bilgiye sahip olmalı ve yasaların ne anlama geldiğini net bir şekilde anlayabilmelidir. Bu durum, toplumda öngörülebilirliğin sağlanması ve bireylerin haklarının korunması açısından son derece önemlidir.

Kıyas Yasağı: Ceza hukukunda, kanunda açık bir şekilde belirtilmeyen suçlar hakkında kıyas yapılması yasaktır. Bu ilke, bir suçun tanımının mevcut olmadığı durumlarda başka suçlar üzerinden değerlendirme yapılmasının izin verilmediğini ifade eder. Yani, bir suç tanımına sahip olmayan durumlar, başka bir suçun kurallarına dayanarak ceza verilemez. Bu durum, hukukun kestirim gücünün artırılması ve bireylerin haklarının ihlal edilmesinin önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu yasağın amacı, adalet sisteminin sağlamlığını ve hiyerarşisini korumaktır.

Ceza Davası Nasıl Açılır?

Ceza davası açmak için bir suçun işlenmiş olması gereklidir. Bu süreç, toplumun güvenliğini koruma adına büyük bir önem taşımaktadır. Ceza davası, suç duyurusu ile başlar; bu, belirli bir suçun işlendiğinin yetkili makamlara bildirilmesi anlamına gelir. (Bununla birlikte soruşturması şikayete tabi olmayan suçlar açısından suça konu olayın öğrenilmesinin ardından, mağdurun şikayeti aranmaksızın savcılık resen soruşturma başlatabilir.) Suç duyurusu, suçun işlendiğini öğrenen herhangi bir kişi ya da kamu görevlisi tarafından savcılığa yapılabilir. Bununla birlikte soruşturması şikayete tabi olmayan suçlar açısından suça konu olayın öğrenilmesinin ardından, mağdurun şikayeti aranmaksızın savcılık resen soruşturma başlatabilir. Savcı, bu suç duyurusunu değerlendirdikten sonra bir soruşturma başlatabilir. Soruşturma sürecinde, elde edilen delillere göre, yeterli şüphe oluştuğunda dava açılabilir. Dava açılmadan önce, kanıtların toplanması, tanıkların dinlenmesi ve olayın aydınlatılması için gerekli tüm adımların atılması büyük bir önem arz eder; zira bu aşamalar, adaletin yerini bulması açısından kritik rol oynamaktadır.

  • Soruşturma: Cumhuriyet savcılığı tarafından başlatılır (şikâyet, ihbar veya re’sen). Savcılık, polisi ve diğer kolluk kuvvetlerini yönlendirerek suçun delillerini toplar. Şüpheliye tutuklama, gözaltına alma gibi tedbirler uygulanabilir.

  • Kovuşturma: Savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemece kabulüyle dava süreci başlar. Soruşturma sonunda yeterli delil toplanmışsa, kovuşturma aşamasına geçilir. Kovuşturma aşamasında, sanık mahkemeye çıkarılır, tanıklar dinlenir, deliller sunulur ve nihai karar verilir. Bu aşamada, sanığın suçlu bulunması halinde kanunda öngörülen sınırlan ışığında hakkında ceza tayin edilecektir.

Ceza Davalarına Hangi Mahkeme Bakar ?

Katılan, Müşteki, Sanık ve Şüpheli Kavramları Nedir ?
Müşteki: Suça konu eylemden zarar gören ve (şikâyetçi olan) suç fiili neticesinde mağdur olan kişidir.

Katılan: Suça konu olaydan zarar gören ve mahkemeye başvurarak davaya katılma talebinde bulunan kişidir. Katılan, davanın tarafı olur ve daha aktif bir rol oynar. Mahkeme, katılma talebini kabul eden kişiyi davada taraf olarak yer almasını sağlar.

Kamu Davasına Katılma (CMK m. 237): Mağdur, davaya müdahil olarak delil sunabilir.

Sanık: Suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder. Cumhuriyet Savcılığı soruşturma sonucunda yeterli suç şüphesi ve somut delil toplandığında, iddianame düzenlenir ve sanık aleyhine kamu davası açılır.

Şüpheli: CMK 2/1-a uyarınca soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder. Savcılık makamınca hakkında soruşturma yürütülen kişi şüpheli sıfatına haiz olacaktır. Soruşturma sonucunda hakkında kamu davası açılan kişi kovuşturma safhası boyunca sanık sıfatına haiz olacaktır.

Ceza Davalarında Ceza Avukatı Zorunlu Mudur?

Ceza davalarında, avukat tutmak yasal olarak zorunlu olmasa da, bir ceza avukatıyla çalışmak son derece önemlidir. Ceza avukatı, suçlu ya da suçsuz olsanız da savunma hakkınızı en etkili şekilde kullanmanızı sağlar. Bu bağlamda, avukatın uzmanlığı, davanın seyrini belirleyen kritik bir faktördür. Ayrıca, ceza davalarında uygulanan teknik ve hukuki prosedürlerin doğru bir şekilde takip edilmesini sağlar. Avukat müvekkilinin haklarını koruyarak, olası ceza ve yaptırımlara karşı en uygun savunmayı geliştirebilir. Unutulmamalıdır ki, ceza davaları genellikle karmaşık bir yapıya sahiptir; bu nedenle, profesyonel bir ceza avukatının bilgi ve deneyimi, sonuçların olumsuz olmamasını sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. Böylece, dava süreci boyunca yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçilmesi ve müvekkilin en iyi şekilde temsil edilmesi mümkün hale gelir.

Öztürk & Altınok Hukuk Danışmanlık olarak, uzman ceza avukatlarımız ile hakkınızda yürütülen soruşturma dosyalarında ve ceza davalarında titizlikle savunma stratejileri geliştirmekte ve müvekkillerimizi en iyi şekilde temsil etme gayesiyle ilerliyoruz. Bu süreçte, her bir müvekkilimizin durumunu ayrıntılı bir şekilde analiz ederek, onların haklarını korumak ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunmak için özveri ile çalışıyoruz. Sadece hukuki bilgi ve tecrübe sunmakla kalmayıp, aynı zamanda müvekkillerimizin psikolojik ve duygusal olarak da desteklenmesi adına gereken iletişimi kurarak, adli süreçlerin mümkün olan en az stresle yönetilmesine yardımcı oluyoruz. Her davanın kendine özgü dinamikleri olduğunu biliyor ve en etkili savunma stratejilerini geliştirmek için her bir ayrıntıyı titizlikle inceliyoruz.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Nedir ?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlememesi ve yükümlülüklere uygun davranması halinde ceza kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın düşmesine yol açan bir mahkeme kararıdır.(CMK md.231). Bu uygulama, adalet sisteminin temel prensiplerinden biri olan bireyin rehabilitasyonu ve topluma yeniden kazandırılması amacı doğrultusunda geliştirilmiş bir yöntemdir. Erteleme, takdiri indirim gibi mahkeme kararlarıı birtakım hukuki sonuçlar doğurmakta iken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında ortada bir mahkeme kararı olsa da sonuç doğuracak bir mahkeme hükmü yoktur. Mahkeme, hukuk sisteminde sonuç doğuracak şekilde kararını henüz açıklamamış, açıklamayı geri bırakmıştır. Böylece sanığın davranışları izlenirken, toplumun da bir bütün olarak dikkate alındığı bir süreç işletilmekte, bu sayede bireylerin hata yapma olasılığının düşürülmesi amaçlanmaktadır.

(HAGB) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Şartları Nelerdir ?

CMK m.231 uyarınca; ”Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.”

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

  • Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarının, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması,

  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

  • Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir.

Adalet İçin Mücadele

Müvekkillerimizin adil bir sonuç elde etmek için verdikleri mücadeleyi kendi mücadelemiz olarak görüyoruz. Yaşadıkları sıkıntıların çözümlenmesi için tüm hukuki bilgi ve tecrübemizi kullanarak, kararlılıkla çalışıyoruz.

Müvekkillerimizle Empati

Bizler, müvekkillerimizin yaşadığı sıkıntıları derinden anlıyor ve onlarla güçlü bir empati kuruyoruz. Her davanın arkasındaki insani boyutu görerek, müvekkillerimizin endişelerini ve beklentilerini içselleştiriyoruz.

Hukuki sorunlarınız için profesyonel destek almak veya daha fazla bilgi edinmek isterseniz, bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin. Size en kısa sürede yardımcı olmaktan memnuniyet duyarız.

İletişim